17.02.2017

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan 'Dini İstismar Hareketi FETÖ/PDY' Raporu

 

Diyanet İşleri Başkanlığınca, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından hazırlanan "FETÖ Raporu" Avrasya İslam Şurası'nda paylaşılacak.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ağustos ayında Olağanüstü Din Şurası'nı toplayan Diyanet İşleri Başkanlığı, burada alınan kararlar doğrultusunda "Dini İstismar Hareketi FETÖ/PDY” raporu hazırladı.

10 dile tercüme edilen raporda, FETÖ'nün dini bir yapı olarak nitelendirilemeyeceği belirtilerek, örgüt lideri Fetullah Gülen'in, zaman ve zemine göre pragmatist bir tavır takındığı ve her ortama uygun bir söylem geliştirdiği ifade edildi.

Raporda yer alan bazı ifadeler şöyle:

- Din kisvesi altında faaliyet gösteren örgüt mensuplarının karakterleri, Medine döneminde yaşayan münafıklar ile örtüşmekte. Nitekim münafıklarla ilgili ayetlerde bu kimselerin kalben hastalıklı oldukları, inananlara sinsice tuzak kurdukları, gizli ajandalarını gerçekleştirme adına şeytanî odaklarla buluştuklarında onlarla beraber olduklarını beyan ettikleri anlatılmakta.

 

-Allah adı kullanılarak çeşitli kişilere, yapılara ve hiziplere yönelik davet, insanları din ve Allah diyerek aldatmaktır ve dine yapılmış en büyük haksızlıktır. Din adına, Allah adına insanların manevi duygularını istismar ederek kurulan yapıların İslâm’dan onay alması mümkün değildir. Kimse Allah adını kullanarak kendi davasına, ikbâline, menfaatine davet etmemelidir.

-FETÖ/PDY, Orta Asya ve Afrika’da yaşayan insanlara sahih bir din anlayışı ve eğitimi götürmeyerek hem o ülke insanlarını hem örgüte iyi niyetle destek verenleri sadece hayal kırıklığına uğratmakla kalmamış, aynı zamanda onların maneviyatlarını diri tutacak İslam'a dönük beklentilerini, umutlarını boşa çıkarmış, enerjilerini heder etmiştir.

-Fetullah Gülen, zaman içerisinde gizli hedef uğrunda İslam ahlakıyla asla bağdaşmayan her türlü nifak ve fesat odaklı işleri yaptıracak hale gelmiştir. Başlangıçta dini bir cemaat hüviyetindeyken, süreç içerisinde gizli projeleri olan bir örgüte dönüşerek yabancılaşmıştır.

-Bu hastalıklı yapı, dinî bir cemaat değil, küresel sistemin sinsi bir projesidir. Kuran ve Sünnet rehberliğinde değil; belli bir "üst akıl" ile sevk ve idare edilen, egemen güçlerin gizli emellerine hizmet eden bir yapı asla dinî bir teşekkül olamaz. FETÖ/batılı kamuoyunun ilgi ve desteğini sağlamak, medeniyetler çatışması tezine karşı duyarlılık üretme adına 'Dinlerarası diyalog' ve 'ılımlı İslam' diyerek şaibeli girişimler başlatmış, pek çok sırlı ve gizemli ilişkiyle uluslararası dünyada Müslümanların aleyhine oluşturulan karanlık projelerin bir parçası olmaktan çekinmemiştir.

FETÖ'nün bilgi kaynaklarının da şaibeli olduğu değerlendirmesine yer verilen raporda, İslam inancının temel kaynağının Kur'an ve Hazreti Peygamber olduğuna işaret edildi.

“Dini İstismar Hareketi FETÖ/PDY” raporu 20 başlıktan oluşuyor.

FETÖ/PDY dini bir yapı olarak nitelendirilemez.

FETÖ/PDY’nin liderine atfedilen sıfatlar İslam ile bağdaştırılamaz.

FETÖ/PDY açık bir din istismarı hareketidir.

FETÖ/PDY din kisvesi altında bir güç ve çıkar hareketidir.

FETÖ/PDY hareketi sahte bir mehdi hareketidir.

FETÖ/PDY’nin dini bilgi kaynakları şaibelidir.

FETÖ/PDY İslam Ümmetinin vahdetini parçalayan bir tefrika hareketidir.

FETÖ/PDY içinde ahlak barındırmayan bir sır hareketidir.

FETÖ/PDY hareketi gayr-ı ahlaki bir harekettir.

FETÖ/PDY amacı uğruna kul ve kamu hakkına tecavüz etmiştir.

FETÖ/PDY fakirlerin hakkı olan zekat ve sadaka ile infakı himmet adı altında haraca dönüştürerek istismar etmiştir.

FETÖ/PDY dinlerarası diyalog adına din mühendisliği yapan ve kelime-i tevhidi parçalayan bir harekettir.

FETÖ/PDY Avrasya coğrafyasında içi boş bir İslam anlayışı ile nesilleri oyalamıştır.

FETÖ/PDY’nin yayılma alanı bulduğu ülkelerde verdiği zararların tespit edilmesi elzemdir.

FETÖ/PDY’nin dini hayatımıza verdiği zararları tespit etmek için komisyonlar kurulacaktır.

Her seviyede din eğitim ve öğretim anlayışı gözden geçirilmelidir.

Benzer yapıların oluşmaması ve benzer hataların tekrarlanmaması için STK’larla ortak çalışmalar yapılacaktır.

Ülkemizde Din-Devlet-Toplum ilişkileri sağlıklı bir zemine oturtulmalıdır.

Maruz kaldıkları manevi zararları önlemek için vatandaşlarımıza ve özellikle gençlere yönelik çalışmalar yapılacaktır.